Anadolu’nun aydınlanmasında Eyüboğlu ailesi

Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şubesi’nin ortak düzenlediği, “Anadolu Aydınlanmasında Eyüboğlu Ailesi Açık Oturumu” etkinliği TMMOB Mimarlar Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu, “Bugün burada Anadolu aydınlanmasında büyük katkıları olan Eyüboğlu ailesi hakkında konuşacağız. Çok değerli konuklarımız var, karşımızda olacaklar” diyerek etkinliğin açılışını yaptı.

 

Daha sonra, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve Yeşim Uysal’ın 2007 yılında yaptığı Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu Anhegger röportajı izlendi.

Eyüboğlu ailesi Rönesans’çı bir ailedir

Röportajın ardından Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şubesi Başkanı Alper Akçam konuşma yaptı.

Akçam, şunları söyledi:

“Toplumsal belleği olmayan toplumlar gibi birçok şeyi kaybederler. Eyüboğlu ailesi bu toplumda en üstte tutulması, anılması ve bilinmesi gereken bir aile. Bu geleneği 3 yıl önce başlattık. Bundan sonra da Eyüboğlu ailesi hep bizimle olacak. Eyüboğlu ailesini rönesansçı bir aile olarak tanımlıyorum. Anadolu’nun Ortaçağ’ını ortadan kaldırmaya yönelik büyük bir girişimin fedaileridir. Bu işin öncüsü de Sabahattin Eyüboğlu’dur. 1933 yılında Fransa’dan döndükten sonra Gargantua’nın çevirisini yaptı. 1973 yılının başlarında kendi vefatından çok az bir süre önce çeviriyi bitirmiştir. Ömrünü Gargantua’ya adamıştır. Anadolu Rönesans’ına adanmış bir ömrü de bulunmaktadır. Sabahattin Eyüboğlu üretici halk yığınlarının önünün açılması için Rönesans’ın kendi gücüne dayanmasını bilen bir aydın olarak karşımıza çıkıyor.”

Akçam, günümüz aydınları ile Eyüboğlu ailesi aydınlarını da karşılaştırdı

İnsan yetiştirilmesinde büyük rol oynadılar

Ahmet Özer ise Eyüboğlu ailesinin fertleri hakkında şu bilgileri verdi:

“Eyüboğlu ailesinin fertlerinin farklı düşünme özelliği vardı.  Bunda baba Mehmet Rahmi Bey’in çok önemli bir payı var. 1903 yılında mülkiyeyi bitiriyor. Yani Osmanlı dönemi, memleketin birçok yöresinde önce kaymakam vekilliği daha sonra da kaymakam olarak görev alıyor. İkinci meclis olarak tanımlanan dönemde milletvekilliği yapıyor. O dönemde ikinci çok parti denemesi söz konusu.

Rahmi Bey’in evliliğinden beş çocuğu yaşıyor.  Sebahattin Eyüboğlu çok önemli bir değerdir. Türkiye’de Montaigne diye bir deneme yazarı tanınmışsa Sebahattin Eyüboğlu’nun büyük emeği vardır. İkinci çocuğu Bedri Rahmi Eyüboğlu, diğer çocukları ise Nezahat Eyüboğlu, Mualla Eyüboğlu ve Mustafa Eyüboğlu’dur. Mustafa Eyüboğlu yakın zamanda yaşamını yitirdi. Memleketin farklı yerlerde doğdular. Kurtuluş Savaşı yılları ülkenin içinde bulunduğu koşullar çok farklı. Hepsi öğretmen oldular. Anadolu sevdası ya da genç Cumhuriyet’in insan yetiştirilmesi konusunda neler yapılabilir? Okuma yazma oranının yüzde 7’lerde olduğu topluluğa neler yapılabilir? düşüncesiyle hareket ettiler. Sebahattin Bey Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde ve İTÜ’de hocalık ayrıca çevirmenlik var. Bugün belgesel yapan insanlar ona çok borçludur. Ancak belgesel yanı hep bir tarafa konulmuştur. Ruhi Su’dan Aşık Veysel’e kadar toplumun her değeri ile yakından bağlantı kurarak nasıl başarılı olabiliriz diyerek o dönemin verimli olacak her insanıyla bağlantı kurdular. Bedri Rahmi Eyüboğlu dışında her birisi köy enstitülerine girip çıktı. İsmet Zeki Eyüboğlu Arapça’dan Farsça’dan Latince’den ve Almanca’dan çeviri yapabilen bir insandı. 116 kitabı olan bir büyüğümüzdü. Esat Ömer Eyyübi’yi ise Eyüboğulları bile kendisini çok az tanır. Eyüboğulları içinde komünist ideolojiyi benimseyen tek kişidir. Sosyalist ve komünist bir ideolojiyle dönemin Trabzon’unda ‘Kahkaha’ adlı gazete çıkartmıştır.”

Özer daha sonra Eyüboğlu ailesi fertlerinin anılarına ve özel yaşamlarına ilişkin bilgi verdi.

Star mimar olmak yerine köy enstitülerinde çalışıyor

Prof. Dr. Neşe Gurallar ise meslektaşı ve mimar olan Mualla Eyüboğlu Anhegger’i anlattı.

Gurallar şöyle konuştu:

 “Mimarlık ortamında az tanınmasının birinci nedeni mimarlık tarih yazımında biyografi yazımı yeni bir alan olmasıdır. Mualla Eyüboğlu köy enstitülerinde ve koruma alanında çalışıyor. Mimarlık tarih yazımı daha çok şehirlerdeki büyük ve görkemli binalar korumacılık değil de yaratıcı, star mimarlar üzerine yoğunlaştığı için mimarlık ortamı Mualla Eyüboğlu’nun kıymetini bilemedi. Mualla Eyüboğlu 1919 yılında dünyaya geliyor ve 1942 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oluyor. O yıl mezun olan 4 kadından biri. Sabahattin Eyüboğlu ailenin içindeki en kilit isimlerinden biri. Aile bireylerine yön veren bir insan. Mualla Eyüboğlu’nun meslek hayatının yönlenişinde çok büyük etkisi var. Tonguç’la tanışıp köy enstitülerinde mimar olarak görev almaya başlıyor. Sabahattin Eyüboğlu’nun mimarlığa bakış açısını iki kardeşin mektuplaşmalarında bir şiirle görebiliyoruz. Bu şiirde yer alan ‘Geçen bir kahvede bir mimar ne dedi. Bazen utanıyorum mesleğimden çok defa yaptığımız iş, rahat etmeyesileri rahat ettirmek. Yapmak değil belki yıkmak gerek. Sağa dön para, sola dön para büyük evler yaptık küçük adamlara. İşte dedim bizde çalışacak mimar. O gün bugündür çirkin geliyor bana güzel saraylar. En güzelinden bile nefret. Nihayet gösterişten ibaret evsiz barksız insanlara inat’ ifadeleri dikkat çekiyor. Mualla Eyüboğlu’nun böyle bir entelektüel ortamda, böyle bir toplumcu bir bakış açısıyla yetiştiği aşikar. Ağabeyinin de yönlendirmesiyle mesleğini büyük şehirlerde bir star mimar olarak gerçekleştirmek yerine köy enstitülerinde meslek hayatına başlıyor. Hem mimarlık eğitimi veriyor hem mimarlık yapıyor. Tasarım anlamında projelere çiziyor ve aynı zamanda bunları inşa ediyor. Bu inşalar sırasında Macar ustalardan çok faydalanıyor. Aldığı eğitime dönükte eleştirileri de var. Koruma alanına yöneliyor. Koruma alanında çok büyük emeği var.”

Gurallar, koruma alanında restore ettiği yapılara dair bilgi de verdi.