Çalışanların Ölüm mü Ekmek mi İkilemi
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu,
Serkan Uçar
CoronaKüresel Salgınının Mavi Yakalı Sendikalı İşçilere Etkileri Açıklandı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İnsan Kaynakları Araştırma Merkezi (İKAM) tarafından yürütülen ve COVID-19 küresel salgınının mavi yakalı sendikalı işçilere etkilerinin incelendiği araştırma sonuçlandı.
Ocak 2020 istatistiklerine göre araştırmanın yapıldığı sektörlerde örgütlü toplam 421.516 işçi bulunmaktadır. Analizler 1062 anket üzerinden gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların % 90’nını erkekler oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında yer alan işyerlerinin büyük çoğunluğunu (%63) 250 ve üzeri işçi çalıştıran işletmeler oluşturmaktadır.
Araştırma sonuçlarından, salgının ilk dönemlerinde, virüse yakalanma riskine karşın kalabalık fabrikalarda çalışmaya devam eden mavi yakalı işçilerin gelir ve iş kaybı riskinden ziyade sağlık riskini göğüsledikleri anlaşılmaktadır. Yaşamın idamesi için başlıca gelir kaynakları ücret olan işçiler, ailelerine hastalık taşıma korkusuna rağmen, işlerini kaybetmeyi göze alamadıkları için üretimi sürdürmüşlerdir.
Çalışanların iş kayıbını göze alamadıkları bunun yerine çalışarak her türlü riske karşı eve ekmek götürmeyi tercih ettiklerini göstermektedir. Sosyal devletin gereklerinin pandemi sürecinde yeterli ölçüde sağlanamaması nedeniyle ” tek gelir kaynağı ücret olan işçiler, gelir güvenceleri olması durumunda evde kalmayı tercih edeceklerini belirtiyor” açlık ve yoksulluk korkusu işçileri çalışmaya yönlendirmiştir.
İşçilerin tercihlerinin kendilerine bir gelir kaynağı oluşturulduğunda daha güvenli buldukları evlerinde kalma isteklerini yine bu raporda ortaya konulmuştur. Anayasamız Devletimize vatandaşlarının sağlıklarının korunmasını bir görev olarak verilmesine rağmen bu sağlanamamış ve çalışanlar bu güveni sadece kendi emekleri ve aileleriyle dayanışma içerisinde bunu sağlayabileceklerini ifade etmişlerdir.
İşçilerin gelir kaynakları sorunu hep ülkemizde tartışıla durmuştur. Köy kökenli olmaları nedeniyle topraktan bir gelir ederek yaşamlarına bir katkı sağlandığı söylene durmuştur. Yine bu araştırma göstermiştir ki kahır ekstreyesinin ücret gelirlerinden başka bir gelirlerinin olmadığı görülmüştür. Kent yaşamı işçilerin köyle bağlarını kesmiş gözükmektedir.
İşçilerin geçimlerini sürdürebilmeleri ile ilgili verdikleri cevapta “%92’sinin ücret dışında başka bir gelir kaynağı bulunmadığını ve katılımcılara, ücret kaybına uğramaları halinde belirli bir süre ihtiyaçlarını karşılama imkânlarının olup olmadığı sorulduğunda, %82’si bu soruya hayır cevabını verdiğini ve sadece %18’inin belirli bir süre yaşamını idame ettirebilecek imkânları” bulunduğunu söylemişlerdir. Başka bir destek olmadığında büyük bir kesimin çalışmaktan başka bir çarelerinin olmadığı da tespit edilmiştir.
Hep söylediğimiz toplumun borçlandırılarak yaşamasının sürdürülebilir kılınmaya çalışıldığı hükümet politikalarının işçiler arasında da çok yaygın olduğu görülmektedir. Yapılan araştırmada işçilerin yine % 83’nün borçlu olduğu ifade edilmiştir.
Mayıs 2020 işsizlik rakamları yeni açıklandı. Açıklanan rakamlar arasında en ilgi çekici durum iş gücüne katılım oranında ki düşüştür. İş gücüne, çalışma çağındaki nüfus içerisindeki belirli bir kesimin artık umudunu yitirerek iş aramaması işsizlik oranlarının düşük çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır.
İşçilerin araştırmada pandemi sürecinde işsiz kalıp kalmayacakları sorusuna verdikleri cevapta” %42’si işsiz kalma endişesi taşırken, %68’inin bu endişeyi taşımadığı” görülmüştür. Bunun başlıca nedenin ise araştırma verilerine bakıldığında, çalışılan işletmelerin belirli bir büyüklükte olması ve işçilerin sendikalı olmalarına duydukları güvenden kaynaklamaktadır.
Bir toplumda, yaşayanlara kurumların güven vermesi toplumun sağlıklı yaşamasının ve sosyal bağların güçlü olmasını da sağlamaktadır. İşçilerin en fazla güvendikleri kurumun kendi aileleri çıkması yaratılan kurumların yeniden sorgulanmasını karşımıza çıkarmaktadır.
İşçiler güven duydukları kurumları “seçeneklerde yer alan kişi ve kurumlardan %92 oranında en fazla ailenin işaretlendiği, ikinci sırada %26’i ile devlet, üçüncü sırada % 25 oranıyla sendika, dördüncü sırada ise %19 oranıyla akrabaların geldiği görülmüştür. Araştırmaya katılan işçilerin bir bölümü arkadaşlarının (%15) da kendilerine destek olacağını belirtirken, çok az bir kısmı (%5) dernek ve yardım kurulularından destek alabileceğini “belirtmiştirler.
Ekmek ile yaşam arasında yapılan bir tercih çalışanları ne kadar zor durumda bıraktığı araştırma sonuçlarından çıkmaktadır. Sosyal devletin olmadığı ve kurumlarını kamusal ihtiyaçlar üzerinden inşa etmediği bir devlet organizasyonunda, bireylerin yalnızlaşarak, çaresizleştiği kaçınılmaz olabilmektedir.
Bir kez daha aş, iş ve ailenin toplumsal gerçekliğimiz olduğu olgusu ortaya çıkmaktadır. Aş mı, iş mi ikilemi çalışanların korkulu rüyası haline gelebilmektedir.
Çalışanlar ekmek ile ölüm arasında tercih yapmışlar ve ekmek üstün gelmiş. 12.08.2020