Gıda Güvenligi, Hepimizin sorumluluğunda
Gıda güvenliği üretimden tüketicinin sofrasına ulaşana dek gıdalardaki olası fiziksel, kimyasal, biyolojik, mikrobiyolojik ve her türlü zararların öngörülmesini ve uzaklaştırılmasını temel alan tedbirlerin tamamını ifade eder. Gıda güvenliği, gıda üretiminden tüketimine kadar bilimsel bir sistem döngüsüdür. Bu döngü; gıda maddelerinin üretiminde hammaddeden başlayarak hazırlama, işleme, imalat, ambalajlama, depolama, taşıma, dağıtım ve son tüketiciye sunulması aşamalarının tümünü ifade etmektedir.
Ülkemizde tartışmalı olan konulardan biride gıda güvenliği sorunudur. Gıda maddesi içerisinde fiziksel olarak görülen cam kırıkları, plastik madde kalıntıları, taş, toprak, tahta veya metal parçaları, saç, tırnak, sigara külü, sinek, böcek, gibi yabancı maddeleri görülüyorsa…, Gıda maddeleri sıhhat yerine saglığımızı bozucu unsur haline gelmiş demektir.
Zeytinyağına ucuz kanola yağı katan, bala cinsel içerikli ilaçlar karıştırıp kuvvet macunu olarak satan, domuz etini normal et’e karıştıran, margarinden peynir yapan, yoğurda jelatin katan, isot biberine boya katan, baharat ’da sucuk ’ta her türlü gıda maddesinde hile yapan firmaların varlığı bilinmektedir.
Çeşitli süt ürünleri, et ürünleri, bal, baharat, yemeklik yağların vs tağşiş edilmesi ve ticari açıdan kar elde etme düşüncesiyle tüketicileri aldatmak için gıda katkı maddeleri kullanımı uygulamada maalesef sıkça görülmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı gıdalarda hile ve tağşiş yapan firma isimlerini haksız rekabetin önlenebilmesi ve tüketicilerin de bu konuda bilgilendirilmesi amacıyla değişik tarihlerde bakanlığın internet sitesinden açıklamaktadır.
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya genelinde gıda güvenliğini artırma çabalarına öncülük etmektedir.
Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel bildirgesinde; tüketicilerin haklarını, temel gereksinmelerin karşılanması hakkı, sağlık ve güvenliğin korunması hakkı, ekonomik çıkarların korunması hakkı, bilgilendirilme hakkı, eğitilme hakkı, tazmin edilme hakkı, temsil edilme hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olarak belirlemiştir.
Gıda güvenliğinden kimler sorumlu?
Dünya üzerinde kimi kaynaklara göre 400.000, kimi kaynaklara göre ise 600.000 kişinin her yıl gıda kaynaklı hastalıklardan yaşamını yitirdiği tespiti yapılmaktadır. Dünyada gıda güvenliği aşılması gereken önemli bir sorundur.
Kamu Otoritesine Düşen Görev
Ülkemizde gıda güvenilirliğinin sağlanması, gıdalarda taklit ve tağşişin önüne geçilmesi, sağlığın ve tüketici menfaatlerinin korunması ile sektörde haksız rekabetin engellenmesi amacıyla gerek mevzuat düzenlemeleri gerekse resmi kontrol uygulamalarından birinci derecede Tarım ve Orman Bakanlığı sorumludur.
Gıda güvenliği ile ilgili mevzuatın uygulanır olması İşletmelerin mevzuata uyumunun denetlenmesi ve denetimlerin etkin bir şekilde yapılması, caydırıcı ve düzeltici yönde cezalarla mümkündür.
Düzenli denetim ve kontrollerin yapılması, etkin bir kayıt ve izleme sistemi oluşturulması kayıt dışı üretimin azaltılarak gıda güvenliğine önemli katkıda bulunacaktır
Üreticinin kaliteli üretime teşvik edilmesinin sağlanması için meslek örgütleri dikkate alınarak üyelerinden aktif katılım sağlanmalıdır. (Ziraat Mühendisi, Gıda Mühendisi, Kimya Mühendisi…)
Tarım-sanayii entegrasyonu sağlanarak, kaynaklar etkin ve verimli kullanılır hale getirilmelidir.
Teknik ve sağlığa uygun koşulları yeterli ruhsatlı işletmeler kurulu, tam kapasitenin kullanılmasını sağlamalı, böylece güvenli ve kaliteli üretimin arttırılarak kaynak israfının engellendiği, gıda güvenliği açısından son derece önemli olan gıdanın izlenebilirliğine katkıda bulunacak işletmelerin kayıt dışına kaymasına engel olunacaktır.
Üreticilerin iyi tarım uygulamaları ve iyi üretim uygulamaları yapabilmeleri için gerekli eğitimler verilerek yaşama geçirilmesi konusunda takipçi olunmalı, denetimler yapılmalıdır.
Ticaret ve Sanayi Odalarına düşen görev
Meslek ahlâkını, disiplini ve dayanışmayı korumak ve geliştirmek, ticaret ve sanayinin kamu yararına uygun olarak gelişmesine çalışmak.
Üyeleri tarafından uyulması zorunlu meslekî karar almak.
Üyeleri hakkındaki tüketici şikâyetlerini incelemek ve kuruluş amaçları doğrultusunda diğer faaliyetlerde bulunmak.
Disiplin kurulunun soruşturma yapmasına karar vermek, bu Kanun uyarınca verilen disiplin ve para cezalarının uygulanmasını sağlamak.
Tüketici örgütlerine düşen görev
Tüketici örgütleri olarak evrensel tüketici haklarından biri olan sesini duyurma ve örgütlenme hakkını aktif olarak yerine getiriyoruz.
Tüketicilerin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye düşüren konuları ilgili otoritelere bildiriyor ve önlem alması için kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz.
Türkiye’de Açlık Yaygınlaşırken Gıda Güvenliği Kayboluyor. Gıda güvenliği ile yeterli ve dengeli beslenme konusu gün geçtikçe önemini artırıyor.
Tüketici Dernekleri Federasyonu olarak uyarı görevlerimizden bir kaçı;
20 Ocak 2017 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulacağı açıklanan Palm Yağı Araştırma Komisyonu, Palm Yağının kansere yol açıp açmadığı konusunda bilimsel bir çalışma yürütüp kamuoyunu aydınlatacaktı, ancak aradan üç yıl geçmesine rağmen bu kurulun raporu kamuoyu ile paylaşılmadı.
Tüketicilerde halen palm yağının sağlıklı olup olmadığı kansere yol açıp açmadığı konusunda endişeler var, yapılan eğitimlerde halen bize palm yağı ile üretilen ürünlerin güvenli olup olmadığını soruyorlar. Raporun sonuçlarının kamuoyu ile paylaşmasını bekliyoruz."
“Piyasada son kullanma tarihi 15 ay ve 18 ay olan pet su markaları var. İki sıcak yaz geçirmiş güneşin altında kalmış, kışın soğuktan donmuş suların sağlıklı olduğunu düşünmüyoruz” açıklamasını kamuoyu ile paylaştık.
Glikoz şurubu ve fruktoz şurubu olmak üzere iki ana gruptan oluşan Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ)’in büyük bir çoğunluğunun GDO’lu mısırdan üretiliyor. Bunlar, maliyeti düşürmek amacıyla pancar şekeri yerine; şekerlemelerden, şekerli ve unlu ürünlere, bisküvi ve geleneksel tatlılardan (baklava vb), dondurma, helva, reçel ve marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklere, ketçapa kadar çok birçok yerde kullanılıyor. Biz 80 milyon tüketicinin; şeker fabrikalarının özelleştirilerek satılmasıyla NBŞ’ ye mahkum edilmesini ve kolon kanseri, pankreas kanseri, meme kanserleri olma riskiyle; obezite, diyabet, kalp-damar hastalıklarının yanı sıra; alerji ve kısırlık problemleri ile karşı karşıya kalmasını istemiyoruz. Uyarısında bulunduk.
“Gıdada taklit ve tağşişe ilişkin yaptırımların yeniden düzenlenmesine yönelik tasarının en kısa zamanda Meclis gündemine gelmesini ve bu konuda ihtisaslaşmış Gıda ve Ürün Güvenliği mahkemeleri kurulmasını istiyoruz. Güvensiz üretim yapanlar en ağır hapis cezalarına çarptırılmalı" önerisinde bulunduk
"Gıda İle Oynamak Yaşamla Oynamak Demektir. Daha Fazla Kar Etmek İçin Tüketicinin Canına Kast Edenler Adam Öldürmeye Teşebbüs Edenler Gibi En Ağır Hapis Cezalarına Çarptırılmalıdır" ...
Tüketici Hakları Derneği olarak yaptığımız çağrıda ise;
Dünyada en stratejik üç konudan biri gıdadır. Bu nedenle, gıdamızın geleceği, gıda egemenliği, tüm tüketicilerin yeterli ve sağlıklı gıdaya erişimi ile yeterli – dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi konusunda bir ulusal politika ve planın olması zorunluluğu vardır.
Tarım ve gıda üretimi, dağıtımı ve tüketiminde tüketici haklarına uygun ulusal bir politika ve planlama istiyoruz. Bu nedenle de kırsal kalkınma ve küçük çiftçiler ile yerel tarım ve gıda uygulamalarının her yönüyle desteklenmesi ve geliştirilmesi geleceğimiz açısından şarttır.
Tüketiciler olarak sorumluluğumuz;
Satın alırken ve satın aldıktan sonra gıda maddelerinin güvenli kalabilmesi için nelere dikkat etmeliyiz bu konuda bilincimizi artırmalıyız.
Bilinçsizce yapılacak uygulamalar, faydadan çok zarara neden olabilmektedirler. Sağlığımız için hayati öneme sahip ve vazgeçilmez olan gıda maddelerinin doğru biçimde satın alınması, muhafaza edilmesi ve pişirilmesi durumunda sağlığımıza faydası olacaktır.
Bilinçli Tüketiciler gıda maddeleri alışveriş yapıtlıkları yerlerin ruhsata kayıtlı veya onaylı olmalarına özen göstermelidir. Kayıt dışı satış yerleri denetimsiz olduğundan, sağlımız açısından yüksek risk içerdiği bilinciyle alışveriş yapmamalıdır.
Satış noktasındaki ürünün soğuk zincirinin kırılmamış olmasına dikkat edilmelidir. Et ve et ürünlerinin kalite ve gıda güvenliği açısından risk yaratmaması için soğukta muhafaza edilmesi gerekmektedir.
Ambalajı hasar görmüş veya vakumu bozulmuş gıda ürünleri satın alınmamalıdır.
Donmuş olarak satılan gıdalarda çözülüp, tekrar donmuş olduğu şüphesi varsa o gıdalar satın alınmamalıdır.
Alışveriş sırasında tüketiciler, donmuş gıdaları en son aşamada almalı ve en kısa sürede muhafaza etmeleri yere götürmeleri gıda güvenliği açısında önem arz etmektedir.
Evimizde, gıdaya temas etmeden önce ellerimizi yıkamalıyız. Bulaşık yüzeyi temizleyip çiğ gıdayla pişmiş gıdayı bir birinden ayırmalıyız, mümkün olduğu kadar et-tavuk- sebze gibi ürünlerinde kullanılan bıçak-kesme tahtası farklı olmalıdır. Mikropların yaşama sıcaklığı +4 derece ile 66 derece aralığıdır. Buzdolaplarımız +4 derecenin altında olmasına dikkat edilmeliyiz. Pişirilen ve servise hazır olan gıdalar 60 derecede tutmalıyız.
7 Haziran’da küresel çapta kutlanılan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Güvenliği Günü kutlamasının temelinde yatan ana fikir, tükettiğimiz gıdaların/yiyeceklerin güvenilir olmasını sağlamaktır.