HER NE ARA İSE KENDİNDE ARA
Bizim partimizin etkinliklerine katılmamız ahlaki bir sorumluluktur.
Partimizin haklarını korumak ve daha yüksek oy oranına kavuşması için çalışmak hepimizin görevidir.
Partimize yeni üyler kazandırılması,gönülü sayısının arttırılması,partimizin ülkenin her yerinde kabul görür olması için çalışmalar yapmak ve bu çalışmaların birer isimsiz kahramanı olmak da ayrıca mutluluk verecektir.
Ancak,parti içi demokrasiyi rafa kaldırıp da seçildikten sonra demokrasi ve uzlaşı diyenlerin de öz eleştiri yapmalarını ve yaraları iyileştirmelerini beklemek de partililerimizin hakkıdır.
Parti içi çekişmeleri bitirmenin en etkili yolu da yöneticilerin tarafsız ve adil olmalarıdır.Bu halde üyeler istediklerine verdikleri oyların adilce sayıldığına emin olduğunda,kazanana da sarılacaklardır.
Parti içi demokrasiye sadakat aynı zamanda uzlaşmadır.
Parti içi dinamiklerin birlikte dışarıya dönük çalışmasının en etkili yolu adaletli bir ön seçimdir.
Parti içi çok seslilikten,yani dışarıya yansıyan bağırmalardan herkes mutsuz olmaktadır.Ancak parti içi çok seslilik,dışarıya karşı tek sesliliğe ancak ikna yöntemi ile ulaşır.
Siz disiplin baskısı ile düzeni sağlamaya kalkarsanız,işte orada demokrasi ve hoşgörüden bahsedilemez,sevgiden hele hiç.
Siz dünün yanlış uygulamaları için tatmin edici bir yanıt vermeden,oldu bitti,şimdi sırası değil derseniz,o seçilenlere bakış da kerhen olur ve bu halde de yapılan etkinliklere de halkın coşkusu yansımaz.Oldu bittiye getirenler ile organlara seçilenlerle kala kalırsınız.
Nitekim Çankaya'da aldığımız oy %55,89 ,337.204 iken,yaptığımız etkinlikler ve park açılışlarında 300 kişiyi bulamıyoruz.
Niye ? partimizin ilkelerine bağlı ve oy veren seçmen,yöneticilerimize aynı oranda bağlanamamaktadır.
Yani halk ilkeleri için partimize %25,3 oy veriyor,yönetenler için ise sokağa inmiyor.
İşte bunu iyi tahlil edersek etkinliklere ilgisizliği de çözeriz.
Bunu çözersek taşıma gönüllülerle değil gittiğimiz yerdeki partililerimizle etkinliklerimizi dolu dolu yaparız.
Dün ÇSM. de üç vekilimiz (ikisi PM. üyesi ) ile yapılan etkinlikte salonun taşmaması bile,duyguları hala taşıramadığımızın bir göstergesi değil midir ?
Biz her yerde var olacağız da,ya partimize oy verip de yanımıza getiremediklerimiz ?
Şimdi bu yazının sırası mı diyenleriniz olacaktır.
Birlik beraberlikten dem vuranları da görebiliyorum.
Partimizin genel başkanına karşı başlatılan o son derece çirkin saldırılara karşı son derece cılız olan savunma refleksini ve genel merkeze desteğe giden partili sayısının azlığını görünce, bu yazının tam da zamanı olduğunu düşünüyorum.
Bağımsızlık savaşının kahramanlarının kurduğu bir partide, savunma değil, taarruz esastır.
Taarruz için içeride birliğini pekiştirmiş ve sorunlarını çözmüş olmak gerekir.
Taarruz etmek demek, ülkede iktidar için kan ter içerisinde kalıncaya kadar çalışmak ve tüm ülkede iktidar olabilmektir.
Benim sevdam koltuk değil özgürlük ve demokrasi sevdası. Onun için de güçlü CHP. ve iktidar olacak bir parti kavgası vermeyenlerin davetlerine de icabet hep aynı yüzler olacak, coşku olmayacaktır
07.04.2016
Erdogan Kılıç