HER NE ARA İSE KENDİNDE ARA
CHP’nin 37. kurultayı olağanüstü bir dönemden geçerken gerçekleştiriliyor. Dünyada ve ülkemizde yaşanan virüs salgını nedeniyle bir takım kısıtlamaların olacağı ve azami insan sağlığını korumak üzere önlemlerin alınacağı bir kurultay olacağı parti çevrelerinde konuşuluyor.
Bu kısıtlayıcı önlemleri hoşgörüyle karşılamak belki mümkün, ancak ülkenin içerisinden geçtiği zorluklara bakılınca CHP’nin başka yollarda bulması gerekli gözükmektedir. Kurultayın hedef sloganına bakıldığında “iktidara yürüyüş” olarak belirlenmiştir. Bu slogan bir hedef göstermektedir. Yani sadece durum tespiti yapmaktan daha çok toplumun ihtiyaçları üzerinden geleceğe yönelik bir belirleme yapmayı amaçlamaktadır.
CHP yaklaşık bir yıldır mahalle delege seçimlerinden başlayarak İlçe, İl örgütlerini seçerek 37’si yapılacak olan, olağan bir kurultaya giderken en üst seviyede partiyi yönetecek kadroları seçecek ve partiyi belirledikleri sloganın ruhuna uygun ülkede iktidara taşımaya çalışacaktır.
Kurultaya gelmeden önceki süreçler, partide her zaman olduğu gibi sıkıntılı geçti. Mahalle seçimlerinde parti tüzüğüne ve demokratik teamüllere uyulmaması birçok yerde partililerin temsil edilmesini sağlayacak açık, şeffaf uygulamalar yapılmadan üst kurullar belirlenerek oluşturuldu. Yerel sorunlar çoğu yerde ya hiç konuşulmadı ya da iyi tespit edilmiş sorun ve çözüm önerileri tartışılmadı. Partinin göndermiş olduğu genelgede sorunların ele alınıp çözüm önerilerin belirlenmesi direktifi hemen hemen hiç gündemde olamadı.
İlgili seçim biriminde Belediye Başkanı partili ise o yerlerde neredeyse bütün aşamalarda belediye başkanları etkili olmak üzere her türlü çabanın içerisinde olmaktadırlar. Partili belediye başkanı yerine, belediye başkanının örgütü niteliğine dönüşen süreçler yaşanır olmaktadır.
Belediye başkanlarının müdahalesi sonucunda, ilçe ve il örgütlerinde daha aktif partililerden oluşan örgütler yerine daha vasat örgütler ortaya çıkmaktadır.
İktidar partisi, söylemleriyle ve ortaya koyduğu değiştirici eylemleriyle, toplumun her alanını tahkim ettiği gibi muhalefet partilerini de tahkim etmektedirler. Konuşamaz bir toplum ve muhalefet yaratmaktadır. Toplumsal gelişme için ortaya konulan her söylem daha en başında bastırılmaya, vatan ve toprak, bayrak, din ve ezan, gelenek ve değerlerle boğularak milliyetçi bir yol tutturmaktadırlar.
Rejim değişikliği çabaları, toplumun ekonomik, siyasal ve sosyal dengesini bozarak doğrudan yeni bir toplumsal alan inşa etmeye çalışmaktadırlar. İşsizlik ve yoksulluk toplumun en önemli sorunu haline gelmiş iken, iktidar devletin bütün alanlarını dönüştürürken toplumu da dönüştürmeye çalışmaktadırlar. Esas iktidar ile toplum arasındaki çatışma kültürel değerler üzerinden yaşanmaktadır. Kendi toplumsal yaşam tarzını dayatması, geniş halk kitleleri tarafından kabul edilmemektedir.
Bu kadar zor bir süreçten geçerken CHP ‘nin ortaya koyduğu ”iktidara yürüyüş” hedefi olması gereken bir amaçtır. Bu hedefin gerçekleşmesi için toplumsal dinamiklerin asgari ölçüde ortak sorunlarının çözüm yeri olacak bir çalışmanın ortaya konulması gerekmektedir.
Kurultaylar siyasal partilerin, süreçlerden süzülerek gelen toplumsal ve siyasal sorunların bir huzmeden geçirilerek en kıymetli taraflarının ortaya çıkarıldığı zamanlardır. Bu başta toplumun en yerel sorunlarından başlayarak en geniş sorunlarına yönelik çözüm önerileri ile bunları çözebilecek bilgi ve beceriye sahip liyakatli kadroların ortaya çıkarılmasını sağlamaya yönelik olmalıdır.
Sorunlar yerelde başlamaktadır. Çözümleri de yerel olmalıdır. Genel olarak ortaya çıkan sorunlar ise stratejik bir bakış açısıyla ele alınmalıdır. Yerel örgütler kitlelerle sıkı bağlar kurmalıdır. Sadece cenaze ve hastalıkta değil aynı zamanda halkın gündelik yaşamında karşılaştığı zorluklarda da yanında olmalıdır. Toplumsal çözümlerin kendi program ve kadroları aracılığıyla olabileceğinin gösterilmesi sağlanmalıdır.
Partinin İlçe ve İl örgütleri yeterli esnekliği gösterip halkın yereldeki temel sorunlarını doğru temelde ele alıp onlarla birlikte çözüm üretemez ise sadece partinin genel merkezinden haftada bir grup toplantıları veya parti sözcüsü aracılığıyla verilen mesajların yeterli olmayacağı açıktır.
Kurultaylar, en iyi kadroların seçildiği, halkın temel sorunlarının ortaya konulduğu ve kongreye katılan en geniş üst kurul organı üyelerine iyi anlatıldığı bir süreç olmalıdır. Kendi illerine dönen delegasyonun öncelikle kendilerinin “iktidara yürüyüş “sloganına inanması gerekir ki halka ve kendi örgütlerinin çalışmalarına da bir ivme katabilsinler.
Bütün sorunların çözümü tespitle başlar ve tedavi edecek program ve liyakatli kadrolarla çözülür. Parti kadrolarının delegasyona kendilerini iyi tanıtabileceği süreçlerin eksik olması, iktidarı elinde bulunduranların benden olsun anlayışı ile dar pratikçi yaklaşımı kırılamaz ise liyakatli kadrolar ortaya çıkmayacaktır. Parti yönetimi, halkın sorunlarıyla hemhal olmuş kadrolara sahip olamayacaktır.
Demokrasinin eksik yaşanacağı, birçok yetersizlikler içerisinde gerçekleşecek kurultayın, hedefleri doğru tespit etmeden iktidara yürümesi zor gözükmektedir. 19.07.2020