HER NE ARA İSE KENDİNDE ARA
Tüketicilerin temel ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilecek üretim ve dağıtım sistemlerinin oluşturulması, uygulaması, kontrol etmesi ve gerekli altyapı çalışmaları yapmak hükümetlerin görevidir.
Tüketicilerin temel gereksinimlerinin karşılanması, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun üzerinde önemle durdukları bir sorundur. Bu sorunun çözümü az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, öncelikleri açısından değişiklik göstermektedir.
Az gelişmiş ülkeler beslenmenin sağlıklı, güvenliği, yeterliliği ve ulaşılabilirliği üzerinde dururken gelişmiş ülkelerde ise beslenmenin niteliğini ön plana çıkarmaktadır.
Gıda maddeleri içerisinde hayvansal gıda maddeleri önemli bir yer tutmaktadır. Hayvansal gıda maddelerinden etin, ülkemizde yeterli, sağlıklı, güvenli ve tüketicilerin ete ulaşılabilirliği yönüyle bir sorun olarak görülmektedir.
Hayvan varlığımızın yetersizliği, refahı, sağlık ve besleme maliyetinin yüksek olması nedeniyle tüketicilerin eti satın alabilirliği her geçen gün zorlaşmaktadır. Ayrıca ülkemizde kırmızı et tüketimi, üretimden yüzde 30 daha fazladır. Bu durum et fiyatlarında istikrarın bozulmasına da neden olmaktadır.
Hükümetin hayvancılık politikası iflas etmiştir.
Ülkemizde et açığını kapatmak için kombine ırklar ile üretimi artırmak yerine, et açığını et ithal ederek, et ithalatına izin vererek ya da et açığı sorununu ithal etle makyajlayarak çözmeye çalışmaktadır. Bu uygulama et ithalatı, sorunu çözmek yerine et sorunu öteleyerek sorunun devamını sağlamaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan bir ülkede yem ithalatı düşündürücü
Ülkemizin tarıma elverişli olmasına rağmen, yem bitkilerinin ithal edilmesi, ayrıca GDO lu 32 çeşit soya ve mısır ithalatına izin verilmesi insan ve çevre sağlığı açısından başka bir sorunu ortaya koymaktadır. Sağlıklı beslenmeyen hayvanların etlerinin sağlıklı ve güvenli olması mümkün müdür?
Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan, tarıma çok elverişli bir coğrafyada yem yetiştirilmesi politikalarının geliştirilmesi yerine hayvancılığımızı GDO’lu ithal yeme mahkûm eden tarım ve hayvancılık politikalarının tekrar gözden geçirilmelidir.
Hayvancılık yapan işletmelerin kaliteli kaba yem ihtiyacının en az 1/3’ünü kendisinin üretebilecek hale getirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
Çiftlikten sofraya et
Bir başka önlem alınması gereken durum da; Hükümetin, et üretim ve tüketim politikasının belirlemesinde, etlerin üretiminden tüketicinin sofrasına kadar uzanan zincirde etlerini sağlıklı, güvenliği, yeterliliği ve ucuz olması için gerekli idari tedbirlerin de alınması gerekmektedir.
Kaçak et satışlarının engellenmesi ve kesimhaneler modernizasyonu kısa sürede sağlanmalıdır. Kesim hanelere süre tanınmalı tanına süre sonunda uyum sağlayamayan kesimhanelerin kapatılmalıdır.
Hayvanların beslenmesi, kesilmesi saklanması ve satışa sunulmasında güvenlik politikaları çağdaş ülkelerin düzeyine çıkarılmalıdır. Kırmızı et fiyatlarının istikrarsızlığı, sanayiciyi, üreticiyi ve tüketiciyi doğrudan etkilemektedir. Temel gıda maddelerindeki vergilendirme sistemi gözden geçirilmeli ve temel gıda maddelerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Besilik hayvan ithalatı politikaları gözden geçirilerek ülkemiz koşularına uygun hayvan varlıklarının oluşturulması için çalışma yapılmalı ve besilik hayvanların ithalatındaki % 15 oranındaki gümrük vergisinin kaldırılarak, besicilerin boş olan ahırlarının doldurması teşvik edilmelidir.
Ette sorun fiyat anlaşmalarıyla çözülemez.
Hükümetin ve bazı sektör temsilcilerinin yasal olarak fiyat belirlemede hiçbir yetkisi de bulunmamasına rağmen, Hükümet ile sektörün bazı temsilcileri arasında 9 Şubat’ta varılan mutabakatta kırmızı ette tavan fiyat uygulanması benimsenmiştir. Buna göre, karkas et yağsız fiyatı tavan olarak 23.3 TL, yağlı fiyatı ise 21.8 TL olarak belirlenmiştir. Kıyma fiyatının 32 TL ve kuşbaşı fiyatının da 34 TL’den fazla olamayacağı açıklanmış, uygulamanın ise bir hafta içinde tamamen yürürlüğe gireceği de açıklanmıştır. Hükümet ve bazı sektör temsilcilerinin kırmızı ette tavan fiyat uygulamasıyla da başarı sağlanamamıştır.
Ayrıca çiğ süt fiyatlarının 18 ayı aşan bir süredir 1,15 TL civarında kalması, hatta son dönemde süt sanayicilerinin alım fiyatlarını bazı bölgelerde daha da düşürmesi süt üreticisini zor durumda bırakmıştır. Sütte yaşanan bu gelişmeler kırmızı et sektörünü doğrudan etkilemiş ineklerin kesimhanelere gönderilmesinin önü açılmıştır.
Ette sorun üretici ve tüketici örgütlenmesiyle çözülür.
Bu politikalara dur demek için; Üreticiler ve tüketiciler kooperatifler kurarak örgütlenmelidir, üreticilerin ve tüketicilerin kurdukları kooperatifler aracılığıyla çiftlikten sofraya kadar işbirliği yaparak aracıları ortadan çıkartmalıdırlar. Yem ithalatı yerine meralar ıslah sağlıklı ve güvenli yem üretimi teşvik edilmelidir.
Tüketicilerin yeterli, sağlıklı, güvenli ve ucuz ete ulaşabilecekleri bir coğrafyada yaşıyoruz yeter ki sorunları görüp gerekli önlemler alınsın. 22.03.2016