HER NE ARA İSE KENDİNDE ARA
08.03.2016
Mali sürüklenme, bir ülkede yürürlükte olan artan oranlı vergi tarifesinin, enflasyon dönemlerinde bireylerin nominal(görünürdeki, yazılı) gelirlerlerinin artması ile birlikte daha yüksek ortalama vergi oranlarının uygulanmasına yol açmasına ve dolayısıyla o ekonomide daha yüksek bir vergi payının ortaya çıkmasına neden olan bir durumdur. Enflasyon dolayısıyla kişilerin ve kurumların dahip oldukları servet, yaptıkları harcamalar, elde ettikleri kazanç ve iratların nominal değerleri yükselir. Bunun sonucu, örneğin gelir vergisinde, kişilerin elde ettiği kazanç ve iratlar daha üst gelir dilimlerine doğru sürüklenir ve dolayısıyla da yüksek vergi oranlarına tabi olurlar. Sonuç olarak, büyüme hızı düşer, reel gelirleri artmadığı halde fazla vergi ödedikleri için kişilerin kullanılabilir gelirleri azalır dolayısıyla tüketim harcamları azalarak toplam talep düşer. Tüm bunların etkisiyle de G.S.Y.İ.H düşer. Diğer yandan enflasyon, gelir vergisi hasılatını arttırırken aynı zamanda milli gelire oranla toplam vergi yükünü de arttırır.Bu durumların bireyler, firmalar, kamu açısından etkilerini inceleyecek olursak: Firmalar, vergi yükleri artmasa da bunu bir bahane olarak kullanıp işçi çıkarma eylemlerine girişebilir ya da vergiden kaçınma ve vergi kaçırma artabilir bu da istihdamı azaltacak, işsizliği arttıracaktır. Burda firmalar açısından "vergi yükü artmasa da" şeklindeki yargımın temel sebebi toplam vergi gelirlerinde firmaların payının çok düşük olması, çoğu firmanın vergi dahi ödememesinden kaynaklanmaktadır. Bu ise doğrudan devletin, özel sektörün vergi kaçakçılığına göz yummasından kaynaklanır. Vergi denetim oranının yaklaşık %3 civarında olması, denetlenen yerlere ceza kesilse bile bu cezaların en az %90'ının uzlaşma sistemiyle affedilmesi bunun en iyi kanıtıdır. Devlet, ise vergi gelirlerinin arttığını sanmaktadır. Ancak enflasyonun yükselme eğiliminin olduğu ya da yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde enflasyon, vergi gelirlerindeki aşınmayı da arttırmaktadır (Olivera Tanzi Etkisi). Buna göre artış sadece görünürde artış olacaktır. Bu kesimler dışında kalan bireyler ise her zamanki gibi en ağır yükün altına sokulacaklar. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının (yaklaşık %70) yüksekliği dikkate alındığında vergi dağılımındaki adaletsizliği daha iyi anlayabiliriz. Bireylerin, gelirleri gerçekte artmadığı halde daha yüksek vergi ödeyerek gelirlerinde ve refahlarında azalma yaşanacaktır.
Bu sistemi bir çarka benzetecek olursak; çarkta ezilecek olan kesim toplumun büyük bir kısmı olacaktır. Ancak bu etkiyle çarkın tamamen durma ihtimali de vardır. Son dönemde işsilikte ve enflasyonda yaşanan artış ve toplam talepteki düşüş dikkate alındığında ekonomide stagflasyonist (enflasyon+işsizlik+durgunluk) eğilimlerin artması da muhtemeldir.
NOT: Kira geliri elde eden mükelefler kanun gereği bu gelirlerini Mart ayının 25. günü akşamına kadar beyan etmekle yükümlüdürler. Ancak, bu konuda ödeyeceğiniz vergiyi azaltma ya da hiç vergi vermeme ihtimaliniz vardır. Diğer yazımda konuyu detaylı bir şekilde aktaracağım.